Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Şubat 2012 Cuma

Tek cevap; Evet!

Evren sadece tek bir kelime bilir. 

Ne mi? Cevap biraz basit gelebilir.

EVET.

Sadece EVET'i bilir evren. Ve siz ne söylerseniz söyleyin ne sorarsanız sorun sadece evet der. 

- çok mutsuzum..

Evrenin cevabı : Evet.

- Allahım hiç mutlu olmayacak mıyım?

Evrenin cevabı : Evet. 

Madem evren tek bir kelimeyi biliyor, biz neden doğru şeyler söylemiyoruz ya da sormuyoruz?

- Çok mutluyum (mutsuz olsan da söyle. Unutma evren tek bir kelime biliyor)

Evrenin cevabı : Evet

- Araba alıyorum (alamayacak olsan da söyle. Unutma evren tek bir kelime biliyor)

Evrenin cevabı : Evet.

Ne söylersen ne sorarsan; tek bir cevap var; unutma! EVET..




15 Şubat 2012 Çarşamba

Sondan başa doğru


Sondan başa doğru yürü..

 
Ne yaşıyorum diye düşün, ne yaşadığını gözden geçir. Şimdi sana senin ne yaşadığını gözden geçirmende ve içinde neler olup bittiğini anlamanda kolaylık sağlayacak olan bir egzersiz öneriyorum. 
Akşam yatmadan önce oturduğun yerde gözlerini kapatarak kendini gözlemlemek sana çok büyük farkındalık sağlayacak böylelikle kendini daha yakından tanıyıp fazla sevme fırsatı bulacaksın. 
Gözlerin kapalıyken bulunduğun andan önceki anı hatırla; sonra da bu işlemi ileriye doğru bir film gibi devam ettir. Ancak filmi başa sarıyormuş gibi yavaş yavaş ilerle. 
Bakalım nerede durma ihtiyacı hissedeceksin? 
Orada dur ve o anda kendi yaşadığın duyguyu, o olayı değerlendir. Böylelikle yaşadığın durumu tahlil edip çözümleyebilirsin. 
Beyninin bir bilgisayar gibi işlediğini anlarsan, ona hangi bilgilerin kaydolduğunu da anlarsın; böylece senin istemin dışında bir bilgi girişi varsa bunları çözümler ve kendi niyetinin doğrultusunda değiştirebilirsin. 
Bu işlemi yaparken muhtemelen uykuya dalabilirsin; bu uyku da derin, gerçek bir uyku olur. Günün bütün yorgunluğu üzerindeyken kendinle yüzleşmeden uyursan zihnin bu yüzleşmeyi rüyalarında halletmeye çalışacağından, sağlıklı bir uyku uyuyup hücrelerini yenileyemezsin. 


Bu tür bir farkındalık çalışması yaptıktan sonra zihnini tümüyle arındırarak uyuman sana muhteşem bir dinginlik, arınmışlık ve zindelik sağlar. 

6 Şubat 2012 Pazartesi

TEST : Ruhsal Güç


Test, hayatımızın içinde olan ve aslında çoğu zaman yaşadığımız şeyleri sorguluyor. Soruları cevaplarken, “olması gereken” gibi değil ; “olduğunuz gibi” cevaplarsanız, doğru yoruma ulaşacaksınız. Bu test -aynı zamanda- hangi yönünüzün/yönlerinizin eksik kaldığını ve hangi yönünüzü/yönlerinizi geliştirmeniz gerektiği konusunda size fikir verecektir. Buyrun, test edelim

RUHSAL GÜÇ TESTİ
Doğru Yanlış (Sorulara Doğru-Yanlış şeklinde cevap verilecektir)

1. Olumlu olayları(mı)n önce zevkini tadarım, olumsuz olaylar(ım)dan da hemen ders çıkarırım. (İnanma Gücü)
2. Henüz başaramadığım hedeflerim için telaşlanmam, düzenli, disiplinli ve sabırlı çalışarak gelişmeleri fark ederim. (İnanma Gücü)
3. İçtenlikle sevip değer verdiğim, ilgilendiğim yeterli sayıda dostum olduğunu söyleyebilirim. (Duygu Gücü)
4. Kendimi başkasıyla kıyaslamaz, kendimle yarışır, elimdeki değerleri fark ederek sık sık şükrederim. (Kanaat Gücü)
5. Kutsal duygular içinde sessizliğe çekilip ağlayabilir, içtenlikle dua edebilirim. (Duygu Gücü)
6. Boş oturmayı, gereksiz uykuyu, durağanlığı, yararsız meşguliyetleri sevmem. (Israr Gücü)
7. Ben veya başkası hata yaptığında, tepkimi geciktirir, sebepleri analiz ederek mantıklı tutum belirlerim. (İlahi İrade Gücü)
8. Haksızlık yapmamaya özen gösteririm, ama karşıma çıkan herkesi memnun etmek zorunda hissetmem. (Ruhsal Etkileşim Gücü )
9. Kendimi kimliğimle birlikte benimserim, kendime değer verir, gelişimime özen gösteririm. (Gerekçe Gücü )
10. Geçmiş olumsuzluklardan ders alıp hızla unuturum ve hep geleceğe bakarım. (Israr Gücü )
11. Parayı aşırı sevmem, israftan kaçınırım, bencil zevklerime esir değilim. (Kanaat Gücü )
12. En zor şartlarda Yaradana ve yeteneklerime güvenirim, içime kapanmak yerine harekete geçerim. (İlahi İrade Gücü )

Değerlendirme: “Doğru” cevap verdiğiniz soru sayısı açısından,

Puanlar Sonuçlar:
1-3 Çok kötü hissediyorsunuz, ruhsal gücünüz çok düşük. Harekete geçip değişim yolculuğuna başlamalısınız.
4-7 Hayat size ağır gelmeye başlamak üzere. Olumlu yönlerinizi geliştirin.
8+ sonrası Çok güçlüsünüz, mutlusunuz. Kolaylıkla çökmezsiniz. Hayatı sizinle paylaşmak çok güzel olacaktır.



5 Şubat 2012 Pazar

Yaşamın Yankısı..

Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve cani yanıp “AHHHHH” diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden “AHHHHH” diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve – “Sen kimsin?” diye bağırıyor. Aldığı cevap “Sen kimsin?” oluyor. Aldığı cevaba kızıp – “Sen bir korkaksın!” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses “Sen bir korkaksın!” diye cevap veriyor. Çocuk babasına dönüp – “Baba ne oluyor böyle?” diye soruyor. “Oğlum” der babası, “Dinle ve öğren!” ve dağa dönüp “Sana hayranım!” diye bağırıyor. Gelen cevap “Sana hayranım!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor, “Sen muhteşemsin!” Gelen cevap; “Sen muhteşemsin!” Çocuk çok şaşırıyor, ama hala ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor: – “İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.

Sahici bir yaşam için 10 ipucu


Kendinle iletişim halinde olmak ve kendini bulmak o kadar önemli ki… İletişim kişinin kendinde başlar ve sonra karşı tarafa ulaşmaya başlar. Kaliteli yaşamdan bahsetmek için nelerin bir arada olması lazım? Nasıl sahici bir şekilde yaşayabileceğinizi ve öz benliğinizle bağlantıda kalabileceğinizi bilmek ister misiniz? O zaman gerçekten olmanız gereken kişi olmak için bu adımları izleyin.


1. Her gün tek başınıza sessizce oturun. 
Sahici bir yaşam yaşamak demek, kendi sezgilerinize güven duyarak hareket etmek demektir. Birçok insanın kendi hisleriyle ilgili hiçbir fikri yoktur, çünkü çok meşguldürler. Kültürümüz iç huzurundan daha çok üretkenliği yüceltir. Sezgisel sesinizi geliştirin. O sizi her zaman doğru bir şekilde yönlendirecektir. Onu duyabilmeniz gerekir. Dolayısıyla her gün sessizlikte oturun. 10 dakika olsa bile.
2. Oyuncu tarafınızı besleyin: Geçen gün alışveriş merkezinde yere vuran ışıklar karşısında heyecanla zıplayan bir çocuk gördüm. Yetişkin olduğumuz zaman nasıl bu oyuncu ve heyecanlı tarafımızı kaybediyoruz? Sanki yetişkinlik her zaman ciddiliği ve olgunluğu gerektirir diye düşünüyoruz ve önceden yazılmış yetişkinlik rollerini kabul ediyoruz.
Oyuncu doğanızla yeniden bağlantı kurun. Bu birisine şaka yapmak, köpeğinizle oynamak ya da çocuklarınızla gülmek olabilir. Ne gerekiyorsa onu yapın ve büyüleyici merak duygusunu harekete geçirin. Bu her şeyi kontrol etmekten vazgeçmeye çalışma cesaretini de gerektirir.
3. Dışarı çıkın ve doğanın tadını çıkarın: Eğer gerçek benliğinizle buluşmak için tek bir şey yapabiliyorsanız, tercihinizi bundan yana kullanın. Yönünüzü ne kadar kaybetmiş olursanız olun, doğa her zaman sizi kendinize getirir. Doğa nihai öğretmendir.
4. Yoga yapın: Yoga beden, akıl ve ruhun buluşması anlamına gelir. Kişisel gelişim alıştırması değildir ancak onu uyguladığınızda hayatın akışını yakalamaya daha çok yaklaşırsınız. Yoga kendinizi olduğunuz gibi kabul etme alıştırmasıdır. Sahici yaşam kendini kabul etmeyi ve şu an nerede olduğunuzun bilincinde olmayı gerektirir.
5. İncinebilir olun. Gerçek gücünüz buradan gelir: Biz sahici bir yaşama sahip olmak ve daha canlı hissetmek isteriz. Ancak sorun şu ki çoğu zaman kendi duygularımızla ilişiği kesen ve kendimizi uyuşturan da bizizdir. İncinebilir olmak, utanç, korku, suçluluk ve yas gibi zor duygularla yüzleşmek demektir. Ne zaman ki acımızla yüzleşiriz, ancak o zaman ilerleyebiliriz ve sevgi, neşe ve mutluluk gibi duygularla buluşabiliriz.
6. Hayallerinizin peşinden gidin: Hayaliniz çok uzakta bile görünse, bir yerden başlayın! En kötüsü zamanın geçmesini izlemek ve yaşam heyecanınızı azar azar kaybetmektir. Hayallerinizin listesini yapın ve sizin için en heyecan verici olanı seçin.
Bu hayale ulaşmak için gereken adımların listesini yapın ve ilk adımı atın. Her defasında önünüzdeki tek bir adıma odaklanacağınızdan bu size zor gelmeyecektir.
7. Farkındalık geliştirin: Bir dahaki sefere çok stres olduğunuzda bunu deneyin. Sadece yavaşlayın. Güç bu andadır. Her şeyi bırakın ve nefes alın. Beşe kadar sayın, beş derin nefes alın. Sonra sizi strese sokan düşünceyi tespit edin ve bu düşüncenin gerçekliğini sorgulayın.
Bu anda olmayı başarırsanız, yaratıcı ifade gücünüze de ulaşabilirsiniz. Bu anda olursanız, evrene açık olursunuz.
8. Her gün kahkahalarla gülün!
“Kahkaha iki insan arasındaki en kısa mesafedir.”- Victor Borge
“Beden için sabun neyse, ruh için de kahkaha odur” Yiddiş atasözü
9. Sezgilerinizi takip edin: Bizi hissizleştiren bir toplumda yaşıyoruz. Çoğu zaman duygularımızı dikkate almıyor ve güçsüzlüğümüzü göstermekten kaçınıyoruz. Duygularımıza ulaşamadığımız zaman bize güç veren ve yol gösteren, sahici bir yaşam için vazgeçilmez olan sezgilerimizden de oluyoruz.
10. Diğerleriyle kendinizden bir şeyleri paylaşın. 
Sahici olmak kendimizi tüm yönlerimizle kabul etmek anlamına gelir. Özellikle bizi biz yapan hikayeleri kucaklamalıyız. Yolunuzu şekillendiren hikayeleri paylaştığınız zaman diğerleriyle anlamlı bir bağlantı kurmuş olursunuz.

Yazan : Vanessa Simpkins




4 Şubat 2012 Cumartesi

Işığı Arayanların Karanlık Yanı

John Welwood Sevgi ve Uyanış adlı kitabında içimizdeki dünyayı tasvir etmek için bir şato benzetmesini kullanır. Uzun koridorları ve binlerce odası olan muhteşem bir şato olduğunuzu hayal edin. Şatonun her odası mükemmeldir ve özel bir armağana sahiptir. Her bir oda farklı bir veçhenizi temsil eder ve tüm o mükemmel şatonun ayrılmaz bir parçasıdır.

Bir çocukken siz şatonun her bir köşesini utanmadan ya da yargılamadan araştırdınız. Bu ister bir salon ister bir yatak odası ister bir banyo ya da kiler olsun her bir odayı sevgiyle kucakladınız. Her oda kendine özgüydü benzersizdi. Şatonuz ışık sevgi ve harikalarla doluydu.

Sonra bir gün biri şatonuza gelip size odalarınızdan birinin kusurlu olduğunu onun kesinlikle sizin şatonuza ait olmadığını söyledi. O eğer kusursuz bir şatoya sahip olmak istiyorsanız bu odanın kapısını kapatıp kilitlemeniz gerektiğini bildirdi. Siz sevilmek ve kabullenilmek istediğinizden hemen o odayı kapattınız. Zaman içinde giderek daha çok insan şatonuza geldi. Hepsi size odalarla ilgili kendi kanılarını bildirip hangilerinden hoşlanıp hangilerinden hoşlanmadıklarını söyledi. Ve yavaş yavaş siz birbiri ardına kapıları kapattınız. Harika odalarınız kapatıldılar ışıksız bırakılıp karanlığa gömüldüler. Böylece bir kısırdöngü başladı.

O zamandan itibaren siz her türlü nedenle giderek daha çok kapıyı kapattınız. Korktuğunuz için kapıları kapattınız ya da odaların aşırı cesur olduklarını düşündünüz. Siz çok tutucu olan odaların kapılarını da kapattınız. Gördüğünüz diğer şatolar sizinki gibi bir odaya sahip olmadıkları için de kapıları kapattınız. Dini liderleriniz belli odalardan uzak durmanızı söyledikleri için de kapıları kapattınız. Siz toplumun ölçütlerine ya da kendi idealinize uymayan her odanın kapısını kapattınız.

Şatonuzun sonsuz göründüğü ve geleceğinizin heyecan verici ve parlak göründüğü günler çok geride kalmıştı. Siz artık her odaya aynı sevgi ve hayranlıkla bakmıyordunuz. Bir zamanlar gurur duyduğunuz odaların şimdi artık ortadan kalkmalarını istiyordunuz. Bu odalardan kurtulmanın yollarını bulmaya çalıştınız ama onlar şatonuzun yapısınun bir parçasıydılar. Artık hoşlanmadığınız her odanın kapısını kapatmış olduğunuzdan bir gün geldi siz o odaları hepten unuttunuz...



İlk başta ne yaptığınızın farkında değildiniz. Bu sadece bir alışkanlık haline gelmişti. Herkes size muhteşem bir şatonun nasıl görünmesi gerektiği konusunda farklı mesajlar veriyordu ve tüm şatonuzu seven iç sesinize güvenmek yerine onlara kulak vermek çok daha kolaydı. Bu odaları kapatmak aslında sizin kendinizi güvende hissetmenizi sağlamıştı. Çok geçmeden kendinizi sadece birkaç küçük odada yaşar buldunuz. Yaşamı nasıl kapatacağınızı öğrenmiştiniz ve bunu yapmaktan rahatlık duyuyordunuz. Birçoğumuz o kadar çok odayı kapattık ki sonunda bir zamanlar şato olduğumuzu bile unuttuk. Sadece küçük iki odalı tamire muhtaç bir ev olduğumuza inanmaya başladık.

Şimdi şatonuzu iyi ve kötü tüm benliğinizi barındırdığınız yer olarak düşünün ve gezegende var olan her veçhenin sizin içinizde bulunduğunu hayal edin. Odalarınızdan biri sevgi biri cesaret biri incelik ve bir başkası da zarafettir. Orada sayısız oda vardır. Yaratıcılık dişilik dürüstlük bütünlük sağlık iddialılık seksilik güç üretkenlik nefret açgözlülük soğukluk tembellik küstahlık hastalık ve kötülük şatonuzdaki diğer odalardır.

Her bir oda yapının asli parçasıdır ve her bir oda şatonuzun bir yerlerinde bir zıt kutbuna sahiptir. Kendimizden hoşnutsuzluğumuz bizde şatomuzun tüm kayıp odalarını arama güdüsü yaratır. Biz ancak şatomuzun tüm odalarını açarak kendi benzersizliğimizin anahtarını bulabiliriz.

Bu şato size benliğinizin büyüklüğünü kavramanıza yardımcı olmak için sunulmuş bir mecazdır. Her birimiz içimizde bu kutsal yere sahibiz. Eğer biz tüm benliğimizi görmeye hazır ve istekliysek oraya kolayca girebiliriz. Çoğumuz bu kapının ardında bulacağımız şeyden korkarız. Böylece heyecan ve harika dolu gizli benliğimizi bulmak için bir serüvene girişeceğimize bu odalar yokmuş gibi davranmayı sürdürürüz. Böylece bu kısırdöngü sürer gider. Ama eğer yaşamınızın yönünü değiştirmeyi gerçekten istiyorsanız şatonuza girip yavaş yavaş her kapıyı açmanız gerekir. Ancak tüm benliğinizin mevcudiyetiyle siz ihtişamınızı takdir edebilir ve yaşamınızın bütünlüğünün ve benzersizliğinin tadını çıkarabilirsiniz.