Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Ocak 2012 Çarşamba

Muhteşem bir film önerisi; The Celestine Prophecy


9 maddelik “Celestine Anlayışları” : Bu öğreti M.Ö. hüküm sürmüş Maya ve İnka tapınaklarında yapılan arkeolojik kazılar sonucunda bulunmuş, Amerika ve Avrupa’da yayılmaya başlayan yeni bir öğreti.

1. Tesadüflerin, eşzamanların ve karşılaşmaların aslında hep bir nedeni olduğunu, gizemlerle dolu bir dünyada yaşadığımızı keşfediyoruz.
2. Bu gizemin farkına vardıkça, dünyaya farklı bir gözle bakmaya başlayacağız. Enerjiden oluşan kutsal bir dünya olarak.
3. Etrafımızdaki herşeyin kaynağının ilahi enerji olduğunu görüp anlamaya başlayacağız.
4. Bu perspektifle insanların aslında kendisini hep tehlikede ve bu kutsal kaynaktan kopuk hissettiklerini göreceğiz. Birbirlerini kontrol etmeye çalışarak, birbirlerinin enerjilerini almaya çalıştıklarını da. Çatışmanın kaynağı budur.
5. Çözüm, kutsal enerjiyle kişisel bağlantı kurmak, içimizi sınırsız enerji ve sevgi dolduracak gizemli dönüşümü yaşamak, bu deneyimimizin farkındalığımızı arttırmasıyla da bizleri yüksek benliklerimizle buluşturmasından geçmektedir.
6. Bu farkındalıkla, kontrol etme arzularımızı serbest bırakacağız ve misyonumuzu, burada olma nedenimizi keşfedeceğiz. Burada insanlığın tekamülü ve yeni bir gerçeklik seviyesine taşınması için bulunmaktayız.
7. Bu görevin gerçekleşmesi esnasında sezgilerimizin bize yol göstereceğini ve olumlu düşündüğümüz sürece kapıları bizlere açacak tesadüfler akışının gerçekleştiğini göreceğiz.
8. Yeterince kişi bu tekamül sürecine girdiğinde, karşılaşmalarında, birbirlerinin yüksek benliklerine enerji yolladıklarında, bedenlerimizin daha yüksek farkındalık ve titreşime doğru tekamül ettiği yepyeni bir kültür yaratmış olacağız.
9. Bu şekilde BIG BANG’den beri yaşamın temel amaç yolculuğunda yer almış oluruz. Bedenlerimizi enerjiyle doldurmak… taa ki dünyada yaşayacağımız cenneti görene kadar…



23 Ocak 2012 Pazartesi

Yaşa..






Sorunlar yaşadığımızda, sorunun bir parçasıyızdır ve onun içinde mücadele ederiz.
Bu durum bizim büyük resmi görmemizi engeller. Sorunun dışından bakmayı başarabildiğimizde ve buna mizahi bir duyguyla yaklaştığımızda yaşadığımız her türlü şeyin, ona verdiğimiz anlamdan ibaret olduğunu ve aslında her bir şeyin bizim hayrımız için olduğunu görebiliriz. Bu, kabullenilmesi zor bir şey olsa da, yaşamda her şey, insanın tekamülü için mükemmel olandır.



Dan Millman


7 Ocak 2012 Cumartesi

Onarmaya çalışmak mı, yıkıp yeniden başlamak mı?


Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.
Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.
Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.
Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..
O kadar odaklanmışsınız ki “onarmaya”, bu yıkımın artık sizin kontrolünüzde olmadığını göremiyorsunuz.
Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edilebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz.
Yaşam da birçoğumuz için böyle geçip gidiyor.
Katlanamadığımız bir işimiz, sevmediğimiz bir çalışma ortamımız ya da gururumuzu inciten bir yöneticimiz oluyor bazen.
“Alışmaya” çalışıyoruz. İncinen yerlerimize her gün küçük yamalar dikiyoruz.
Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın dönüyoruz evlerimize. “İşimi sevmiyorum ama dayanmak zorundayım!” diyoruz. Her şeyi bırakıp düşlerimizin peşinden gitmek, bir lüksmüş, şımarıklıkmış gibi görünüyor gözümüze. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden!
Parasal anlamda risk alalım ya da almayalım; “Çevrem ne der? Yıllardır çalışıp aldığım terfilerim ne olur?” kaygılarımız, hırslarımızdan ve profesyonel (!) değerlerimizden vazgeçemeyişimiz ve daha birçok neden bile bizi yeni başlangıçlardan alıkoyabiliyor.
Aynı durum ilişkiler için de, bitmiş ama süregelen evlilikler için de, hani o hep gidip yerleşmek istediğimiz huzur dolu sahil kasabası için de geçerli; değil mi?
Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi?
Hayatınızdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi?


Yazar : Deniz Yalım Kadıoğlu


5 Ocak 2012 Perşembe

İnsanın durumu işte aynen böyle..

"Bazı insanlar karanlık bir mağarada, doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. Başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar, mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda, kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri, duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır..."


Platon

3 Ocak 2012 Salı

Ruhsal Kimlik Engeli


Ben şunu bıraktım deyip, benzeri bir şeylere yapıştığınızı görüyorsanız, bırakın gitsin. Korkuya rağmen bırakın gitsin. Kendi gücünüzü kuşanın, yaratıcılığınıza ve sezgilerinize sahip çıkın. İnanın uçurumdan düşmezsiniz, düştüğünüzü sandığınızda bile aslında düşmüyor, kendinize doğru yol alıyorsunuzdur. Sadece ve sadece kendinize güvenin. Emin olun, size hizmet etmek için doğru insanlar ve çözümler orada olacaktır.
Akışa bırakıyorum bilgisini, kendinizden kaçmak için kullanmayın. Akışta her şey uygundur diyerek, diğerlerinden maddi, manevi çalan ve kendisine ruhsal diyen çok insan tanıdım. Akıştayım ve her şey uygundur diyerek, yaşamında seçimler yapamayan insan sayısı o kadar fazla ki. Bırakamadığı şeyler ve yapamadığı seçimler için tek gerekçeleri "akıştayım ve her şey uygundur" olan insan o kadar çok ki. Bırakamadığı iş ve ilişki için "bana hizmet ediyor" yalanını o kadar çok insan kendine söylüyor ki, şaşırıyorum doğrusu. Bırakış enerjisel bırakıştır bilgisi doğrudur ama çoğu zaman fiziksel bırakışı da gerektirir. Bunu gördüğü halde bu bilgiyi, kendi korkularını görmezden gelmek ve seçim yapmamak için kullanan o kadar çok kişi var ki.
Sesi soluğu çıkmıyor gibi görünen ama enerjisel (pasif saldırganlıkla ve başkalarına haddini sessizce bildiren) olarak başkalarından çalan ve kendine ruhsal diyen insanlar da tanıdım. Ve üstelik bunu diğeriyle muhatap olmama ve bırakış olarak görme yanılgısıyla yapanları da tanıdım. Bilgiyi manipüle etmeyin, unutmayın manipüle ettiğiniz kendinizsiniz.


2 Ocak 2012 Pazartesi

Kendi Sesinizi Duyuyor musunuz?


Geçmişte yaşarken, gelecekteki beklentilerinize odaklanmışken, duygusal ve zihinsel yüklerinizi taşırken,günlük yaşamdaki karmaşanın içinde kaybolmuşken, kendi yükleriniz yetmezmiş gibi çevrenizdekilerin yüklerini de taşıyorken, bırakılması gereken alışkanlıklarınızın içinde kaybolmuşken, kendi dışınızda beslendiğiniz insanların,şeylerin farkında değilken, günlük yaşamınızdaki düşünce, duygu ve her türlü ifade şeklinizin farkında değilken, KENDİ SESİNİZİ DUYABİLİR MİSİNİZ?
Kendi Sesinizi Duyuyor musunuz?
Kendi Sesinizi Duyuyor musunuz?
İnanç sistemlerinizi, aileden öğrendiğiniz davranış kalıplarınızı, şeyler sanki başınıza geliyor gibi yaşamınızın sorumluluğunu almayışınızı, kendinizden kaçıyorken kaçmıyormuş gibi yapışınızı, nelerden beslenip neleri beslediğinizi, dengeden çıkmış duygularınızı, özgürleşmenizin önündeki tek engelin KENDİNİZ olduğunu FARK EDEBİLİR MİSİNİZ?
Kendinizi ararken boyutlararası varlığınıza ulaşmak için, insan yanınızı ve günlük yaşamınızı görmezden gelerek, bilinçte genişlemenin mümkün olacağını mı düşünüyor sunuz? Günlük yaşamdaki insana bakamıyorken, sınırsız benliğinize açılmanız mümkün değildir. İnsan yanınızıı tüm halleriyle ama gerçekten kucakladığınızda, boyutlararası olmak ve bilinçte genişlemek, hayatı hissederek yaşamak sonuç olarak ortaya çıkar.
Sonuca ulaşmak için, önce neden ulaşamadığınızı açık yüreklikle görmeye cesaret etmek gerekir. Hayatta kendimizle olan ilişkimizin sonuçlarını yaşamaktayız. Gerçekten özgürleşmek istiyorsanız, bu sonuçların nasıl ve neden ortaya çıktığının FARKINDALIĞI kaçınılmazdır.

Özlem Yavuz Gül

Nina Simone - Feeling Good